Mülkiyet hakkını sınırlandıran bir ihtiyati tedbirin ölçülü olması, süresi ve kapsamı itibarıyla orantılı olarak uygulanması gerekmektedir. Mülkiyet hakkını uzun süre kısıtlayan tedbir bireylere aşırı külfet yükler ve mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder.
Mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden tedbirlerin söz konusu olduğu durumlarda tedbiri uygulayan kamu makamlarının ivedi olarak ve özenli bir biçimde davranma yükümlülükleri bulunmaktadır. Tedbirin makul olmayan bir süre devam etmesi, mülkiyet hakkının tanıdığı yetkilerin kullanılmasını açıkça sınırlamaktadır. Gayrimenkulün tapu kaydına konulan örneğin üçüncü kişilere devrini önlemeye yönelik ihtiyati tedbir şerhi mülkiyet hakkını sınırlandırmaktadır.
İhtiyati tedbirin mülkiyet hakkı aleyhine uzun süre devam etmesi nedeniyle manevi tazminat istenebilir. Zira Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ihlal edilmiş olmaktadır.Anayasa Mahkemesi bazı davalarda 5 yılı aşan ihtiyati tedbirin makul olmadığı sonucuna varmıştır.
Manevi tazminatın miktarı ise Anayasa Mahkemesince belirlenmektedir. Anayasa Mahkemesi manevi tazminat miktarını belirlerken uygulanan tedbirin kapsamını ve özellikle tedbirin uygulandığı süreyi esas almaktadır. Bu bağlamda tedbirin uygulanma süresi uzadıkça alınabilecek manevi tazminat miktarı da artmaktadır.
Gayrimenkul üzerine konulan ölçülü olmayan tedbir kararına karşı ihlalin tespiti ve manevi tazminat yoluyla giderilmesi için Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulması gerekmektedir.
Devam eden yani derdest davalar için süre kısıtlaması bulunmadan dava devam ettiği sürece yapılabilir. Kesinleşmiş davalar bakımından ise kesinleşme tarihini öğrenmeden itibaren 30 gün içinde başvuruda bulunulması zorunludur. Burada öğrenmeden kasıt tebligat olmayıp, UYAP sisteminden görülmesi dahil her türlü yolla öğrenilmesi olarak kabul edilmektedir.
Yorum Yazın