İnançlı işlem, inanan ve inanılan taraflar arasında gerçekte mülkiyeti devretme niyeti olmadan taşınmaz devri yapılmasıdır.
Türk Borçlar Kanunu 26. ve 27. maddeleri kapsamında hukukumuzda sözleşme yapma özgürlüğü getirilmiştir. İnançlı işlem de sözleşme özgürlüğü kapsamında değerlendirilmektedir.
İnanç sözleşmesi veya inançlı işlem kanunla düzenlenmemiştir. Bununla birlikte, Türk Borçlar Kanunu’ndaki sözleşme serbestisi ilkesi gereği taraflar arasında yapılmakta ve uygulama Yargı kararlarıyla yön bulmaktadır.
Konusu taşınmaz olan inançlı işlem veya inanç sözleşmesi; teminat teşkil etmek, kredi kullanmak, taşınmazın yönetimi veya bunun dışındaki diğer amaçlarla sözleşmenin tarafları arasında taşınmazın mülkiyetinin bir süre sonra iade edileceği inancıyla devredilmesidir.
İnanç sözleşmesinin tarafları "inanan" ve "inanılan" olarak tanımlanmaktadır. İnanan, bir taşınmazını belirli bir süre veya amaçla inanılana geçiren; inanılan ise taşınmazı devralan kişidir.
İnanılan, inananın talimatlarını yerine getirmekle ve gayrimenkulü iade etmekle yükümlüdür.
İnanç sözleşmesiyle inanan, inanılana aralarındaki anlaşmaya uygun olarak kullanmak ve alacağı ödendiğinde geri döndürmek koşuluyla sahip olduğu bir hakkı borcunun teminatı olarak devreder.
Uygulamada inançlı işlem, kredi kullanmak veya taşınmazın yönetimi amacıyla veya bunun dışındaki diğer amaçlarla da yapılabilmektedir.
05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekir.
İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan yazılı belgenin, sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gereklidir.
Taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi belgeler yazılı delil başlangıcı sayılabilir.
İnanılanın mahkeme önünde yapmış olduğu ikrar bağlayıcıdır. Ancak mahkeme dışı ikrar takdiri delildir.
İddia sahibinin son başvuracağı delil, karşı tarafa yemin teklif etmektir.
Genel zamanaşımı süresi olan 10 yıl içinde iade talep edilmelidir. Zamanaşımının başlangıcı, taşınmazın iade edilmeyeceği inancının belirdiği tarihtir.
Yorum Yazın